Köprübaşı…
Yaz sonuydu, ekinlerin biçim ayları Trabzon’da doğdu.Anasız babasız geçen bir çocukluk, ilk gençlik yılları…Kalabalık kentin, tenha çocuğu deryasını aradı.Dünya çok büyük, insan bir pıhtı kan damlası.Yalnızlık, hüzün, hasret, yoksulluk…

İnce ruhlu insanlara inen dertlerin adını kim koyabilir ki?
Önündeki zorlu maratonu koşacaktı ve başaracaktı. Kamu yönetimi okudu. Çalıştı, sevdi dünya ile savaşmayı.
Ak kağıdın üstüne yazılanlara gönül düşürdü. Mürekkebi sevdi, imayı sevdi, imgeyi sevdi. Ne de olsa okuduğu şairler okunmayacak, okundukça da unutulacak şairler de değildi. Tıpkı yazdıkları satırlar da yüreklerin duvarlarında hapis kalacak kadar mahsun olmadığı gibi.
Sevdalandı aşkın yüceliğine, Aşkın acısını sevdi. Kıyı çocuğuna birkaç gömlek geniş gelse de; her şey Aşk’tan yanaydı bunu öğretti öteki hayatlar. Deryadan haberdar olanlar Aşk’a dairdi, Aşk’a göreydi.

Ateş deryasından çıktı, hayal deryasına daldı, Ege’nin ılık, serinleten imbatına açtı kollarını. İyi de oldu, bir damla suydu önce, sonra Senem oldu, Burak oldu, Berk oldu… Sevda muhteşem bir keşifti, zor ama erişilmesi güzel bir yolculuk, Gora güzeli bunları bildi, sahiplendi, büyüttü dünya yüreğindeki çavlanı.
Evrenin efendisi müdahale ederse olmazlar olur.
Bir kez yürü ya kulum demesin, yürür gider martıların çelimsiz çocuğu.
Emeği ve insan onurunun değerini bilerek yürüdü. Bundan sonrası daha da zordu ama erkin ve güvenin itici gücü zoru kolay kılan etkendi.

Âgah Efendilerle başlayan mevkute yolculuğu, güzide Karadeniz’in hırçın dalgalarına meydan okuyarak ilerleyen “Taka”yla sürdü. Taka Gazetesi’nin kurucusudur. Yüzlerce makale yazdı. Yazarlığını; roman, şiir, yapımcı ve senarist olarak sürdürüyor.
Aynı zamanda Santa Filmşirketinin sahibidir. Demokrasiye mücadelesine katılmanın, birey olmanın, cumhur olmanın ayırtında olmak her varsıla nasip olamaz. Doğru insanlarla doğru yerde buluşmanın çabasını gösterdi/gösteriyor.
Sonunda en zorlu hırkayı giymeye aday oldu.Dünya bir imge deryasıydı ve okuyan yürek susmamaya karar verdi.