eski yaralarım

parçalanmış bir ailenin
güçlü olma telaşında büyümüş, yetim bir çocuğum
dumanlı havalarda üşürüm, giderken örtün üstümü
yüreğime kar yağmış çocukken, güneşimin fişini çekmişler
saçlarımı okşayan o kadın, yüreğimin üstündeki yaradır
kucağına gömdüğüm, yüzümü okşayan o el bana anadır
o benim en hüzünlü şiirim, yaşadığım en ağır kaybımdır

geceyi üstüme örten dolunay, denize düştü
başka sığınacak ne kaldı
baştan başa gökyüzünde unutulan acılar, karanlıklar
aydınlanmayan hiç görmediğim babama benziyor anılar
hayallerimi sular seller aldı
mazi hala tuz! uzak anılar yakın göğsüme dokunuyor
öksüz bir boşluk kaldı avucumda
içinde ömrümün yaralı yılları
şimdi kalbim kabuk bağlayan buzul
üzül ey ahmedim üzül!
üşüyor gömülü çocuklar, ısıtsın dağlar beni göğsünde
çözülsün dağların karı, beni kaybolduğum yere götür

kalbimin yetim çocuğu, aşka yelken açtı
atılan zarda; gönül dağı, koprina çiçeği düştü
yorgansız gecede, soğumuş kefenimi kim ısıtacak?
ay ışığında, çeksem üstüme geceyi, saçlarımı kim
okşayacak
saçımı seriyorum, zamanın belleği olan serin ellerine
tenim soğuk, dokundukça dalgalar saçlarımı okşuyor

serin bir rüzgâr gibi yüzüme vuruyor nefesin,
alnıma elini koyuyorsun
öpüyorsun beni iki kaşımın ortası alnımdan, nemli dudağın
yanağıma değiyor.
kederli yüzümü örtüyor gülüşün,
anladım ki her hüzün kendini gözyaşında kurutuyor…

şimdi; yaralarıma, çiçek yapıştırıyor beyaz mintanlı
çocuklar